Biliyorum o gün gelecek ve hepimiz bir yağmur damlasının içinde bir damla suyu arayacağız. Amacımız, hissiyatımız olmadan.Bir gün kalktığımızda Gregor Samsa gibi böceğe dönüşeceğiz. Anlamayacağız hayatın acımasız oyununu. Her aşık oluşumuzda her ağladığımızda her sevdamızda bulduğumuz bir Yunus olacağız birbirimize. Methiyeler düzeceğiz hiç söyleyemediklerimize. Hayat filmlerde ki gibi bir film şeridi gibi geçmeyecek gözlerimizin önünden. Zaten biz kimiz ki? Birer film, birer senaryo.Tanrı hepimize bir rol vermişti zaten kalu beladan beri. İnanıyoruz yaşanılan her şeye. Ve her şeye rağmen fark etmiyoruz yaşadığımızı. Güneşe selam vermek, kuşların cıvıldadığını duyunca sevinmek, çiçeklere anlam biçip kafiyeli cümleler kurmak sadece kitaplarda olur diye klişeleşiyoruz. Biliyorum bir gün beraber olacağız. Güneşe selam veremesek bile sadece gözlerimiz buluşacak. Hepimiz Şirin babayı sevdik değil mi? Gargamel’le büyüdük, Sihirli Annem’den öğrendiklerimizde sihirler yapmaya çalıştık. Hepimiz sek sek oynayıp dizlerimizi yaraladık. Pamuk şekerine tamah ettik yüzlerce kez. Beraber ağladık dünyanın en ıssız köşelerinde birbirimizden habersiz. Hepimizi dövdü annemiz, kaybolduk pazarda ağladık anne diye. Şimdi bana hiç tanışmıyoruz diyebilir misiniz?
Ebemkuşağı misali sevdalar. Hayaller pamuk ipliğine bağlı. Ölümler basit Aşklar ucuz. Şair olsaydım da iki satır şiirim olsaydı. Yazsaydım doya doya. Siz eşittir ben diyebilseydim. Ama yok.Ne şairim ne yazar. Ademoğlu ademim. Ama O gün gelirse eğer söyleyecek elbet olur iki çift lafım. Küçük Prens’te ki tilkiyim ben. Hem uzağım size hem yakınım. Bir varım bir yokum. Belki leylaklar arasında bir kurtçuğum. Ya da belki ben hiç yokum. En sevdiğim çiçek nergistir. Çayımı şekersiz içerim. En sevdiğim kitap Küçük Prens’tir. Evet evet her sabah sizin gibi acı bir kahve de içerim. Peki ya siz? İşte o gün gelirse eğer Yılan Hikâyesi’ndeki her şey çözülecek. Hepimiz bir olucaz. Fuzuli’nin Leyla’sı olup. Hayyam’dan bir rubai yahut Baki’nin bir neşriyatı olacağız. Aynı banklarda oturmuşuzdur belki. Belki aynı dolmuş direğine dokunmuşuzdur. Belki de aynı rüyada buluşup unutmuşuzdur birbirimizi.
O gün gelirse eğer hepimiz bir olacağız. Aynı pencereden bakacağız Dünya’ya. Süreyya’nın şiirlerini okuyacağız ıssız bir parkta. Soğuktan titrerken içimiz sıcak bir kahve içeceğiz. Hiç bilmediğimiz yollardan gidip kaybolacağız. Lades tutuşup oyunbozanlık yapacağız. Her şeyi bir kenara bırakıp sanki hepimiz hep berabermişiz gibi davranacağız.Ama o gün ne zaman gelecek bilmiyorum.