Gövdesinde Düşler

0
296
Gövdesinde Düşler

Ormanda pötikareli eteğiyle dolaşıyordu. Kalbinin denizini burada bulduğunu söyler, bir Küçük Prens’in peşinden gider, her ağacın kokusunu beynine kazırdı. Nanelerin, ceviz ağaçlarının, sarmaşıkların ve yaprakların efendisi olduğunu hisseder, birazdan da saymayı unuttuğu ve sandaletine takılacak olan fındık kabuğunu anımsayıp utançla gülümseyecekti. Güneş tepelerinin üzerinde kitap kitaplar okur en sevdiği yerleri not ederdi. Bir bozkır içinde yaşamayı düşünürdü. Çünkü en çok güneş tepelerini orada bulacağına inanırdı. Bu daha fazla kitap daha fazla çay demekti. Küçükken okuduğu masalları bu tepelere çizecek, hayal gücünün hep çocukları düşünmesine belki de kızacaktı.

Bu ormanda sadece ağaç, çiçek, nane deryalarının bulunduğuna kızar, uzak ülkelerde yetişen şakayık çiçeğini de arardı. Çünkü imkânsız bilmecesi gerçekleri hep daha fazla yakınlaştırdı.
Bu ormanda sadece ağaç, çiçek, nane deryalarının bulunduğuna kızar, uzak ülkelerde yetişen şakayık çiçeğini de arardı. Çünkü imkânsız bilmecesi gerçekleri hep daha fazla yakınlaştırdı.

Bu ormanda sadece ağaç, çiçek, nane deryalarının bulunduğuna kızar, uzak ülkelerde yetişen şakayık çiçeğini de arardı. Çünkü imkânsız bilmecesi gerçekleri hep daha fazla yakınlaştırdı. Şaşkındı! Birazdan Ihlamur ağacının yanına gidecek ve nasıl olur da bunca dünyanın keder ve kasvetini içine çekip hala tıpkı bir anne gibi güzel kokmanın yüceliğini daha önce fark etmemişti? Şimdi de ellerini eteğinin karelerinden çekip ulaşabileceği her tohuma dokunmak için keşfe çıkmıştı. Her birinin peşine tozları katarak bir yığın toprak olup bu güzel ormanı yapabildiğine şahit olmuştu. Ulaşabileceği her zerreye ulaşmak istiyordu elleri… Bir gökyüzünün alaycı kuşlarına, bir ıhlamur ağacın en tepesindeki yaprağa, enginlere…

Dokundukça hissederdi her şeyi; eteğinin karelerini, saçlarındaki rüzgârı, bir nane yaprağındaki damarları, bir ağacın gövdesindeki babalığı, dökülmekte olan fındıklarının vazgeçmişliğini, toprağa karışmakta olan sararmış yaprağın teslimini… Ve sonra bir daha tepelerin üzerine oturur. Gece ile gündüzün koşturmasını, hava kararacakken çıkan o Kuzey Yıldızı’nı izlerdi. Elinde bir yaprak yüreğinde bir orman…

PAYLAŞ
Önceki İçerik“Babil” Seyirci Karşısına Çıkıyor
Sonraki İçerikÜcretsiz Çocuk Tiyatrosu PİNOKYO 22 Ekim’de İzmir’de
Esma Gezer
Esma GEZER. 20 yaşında TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI öğrencisiyim. Küçük yaşlarda başlarda ablamın zorlamalarıyla edindiğim kitap okuma aşkı şimdilerde bir görev halinde, yazmayı , okumayı seven insanlarda edebiyatçı elbette okur algısını değiştirmeyen , yazmanın kurtuluş olduğunu düşünen, Bursa da yaşayıp Kütahya ile haşır neşir olan (üniversitem) birisiyim.