birilerinin varlığı
göz önündeki koca sivilcelerdeki irinlerin seksi dansı
çok sevdiğim bir şairin ”küçük hanım” hitabı avuntum.
dersimi aldım büyücek kat kat
tüm anım kırışan burnun.
ve varsa
bilirim ki var
yaradanın umarsız kalışı
kalmış ki iki günün sakalsız geçmesi
geçer
ve konar
ve tüner
ve sırnaşır
şarlatan gülücükleri yapış yapış.
yolum intiharın izindedir
bir çift mavi göz ile yatış vakti birlikteliğinde
iki erguvanın kendi direnişine gülmesidir vazgeçiş.
bir bir cümleleri serpiştirir mi zahitlik?
”ne gözyaşı ne gam ne keder”
demişler ki
demediklerini bırakmamışlar ki
tütün dumanına bulandı şiirlerim.
bu duman ki iki rüzgarlık iş değil
kasırgalar,belki fırtınalar
ensede konaklayana iki cuma şakası bile pes ettiremez.
yan etkileri parmak uçlarındaki kabarcıklar
hekime sorsan nedeni susuzluk,güneş
kafana çok takıyorsun der psikolog
(ne boş konuşuyor değil mi)
bense diyorum ki
çok duraksamadık mı?
koşsak ya biraz?
bir kitap var elimde
geçin işin maliyetini
anılar sıralanmış kalın-cak,kalın-sıcak
yıllara meydan,bana ortak,başkasına yancı
bak şimdi,
olmadı bu,
gurbetin içler acısı kardeş özlemi
bu şiirde.
bilmem ki
ben bu akılla bin mi yaşasam?
“…koşsak ya biraz?…” her dizesi içimin farklı bölgelerine işleyen bir şiir… Tebrikler.