Uzaklarda arayıp, yakınlarda kaybetmek
Bir kağnının sırtında yüzerek yaşamak gibi
Sular ardında kapalı taştan oluklar
Yolların çevresinde yorgun bir atmaca
Güz vurunca çarkını demir sarnıca
İçimde kelebekler zamana dökülürdü
Dem vaktini arayıp Mecnun gibi çöllerde
Nice gonca güller geçti dimağımdan
Adımın sensiz anıldığı zamanlarda
Mevsimlere uğrayıp, takvim yaprağından
Vakitsiz gecelerde bağışladım ismini
Gözlerin uzaktan gözlerime dokundu
Göğsüme saplanıp, kaderime vuruldu
Yasaksız geceler bağlanır şimdi
Sözcükler şiirlere hangi vakit bürünmüş
Kutupsuz çizgiler belirdi gözyaşlarımda
Soğuk bir nefesti içimde yayılan
Yaşamayı tatmak kırık parçalarda
Köprünün sonuna uzanan izler
Teslimiyet duygusu ruhun ön saflarında
Kusursuz bakışlarda yaklaştım sana
Masumane kelimeler döküldü dilden
Sayfalar uzanıp gecenin ışıksız yollarına
Bir kalemde yaşayıp yazdım hayatı
Sen kalbe düşen son kurşun izi
Göklerin mavisinde yüreklere dokunan
İçinde bir sır gibi sakladın bizi
Söylesene zamana sığabilir miyiz?
Renklerin uyumu tonundan belli olur
Rüzgarlar dünyaya kök salmak için
Gölgeler doludizgin adımlar salarken
Kayboldum şehrin karanlıklarında
Perdeler ardında güneş yüze görünmek için
Gözlerine dokunmak için uzanırdı ellerim
Buluştu yalnızlığın talihsiz sokaklarında
Umuda saplanıp yaşadım seni
Ellerini aradım şafaklara bürünüp
Dikenli yolların bodrum katlarında
Saklandım görüntülerin yamaçlara vurduğu
Sessizliğin hakim vurgunlarından
Uzun bir mektupta ismini bağışlayıp
Hatırladım yolun sonuna yaklaştığımı