Ey sonbahar!
Eylül günlerinin yalnızlığında tut ellerimden şimdi,
Gölgem kalsın bir tek uzaklarda,
Neredeyim bilmeyeyim savrulmuş rüzgârlarında…
Sorma kim olduğumu ne olur?
Güneşinde kavrulmuş dallarımla çınar ağacıydım belki bir zamanlar,
Belki yağmurlarınla ıslanmış, toprağına düşmüş kuru bir yaprak,
Sorma şimdi…
Leyleğin kanadında zamansız göçen Leylaydım geceleri,
Sabahını göremeden yürüyen ağma Mecnundum gölgelerinde,
Her daim seferi…
Yitikliğini gayba göndermiş mektuptum bencileyin,
Bilinmezliğimi bilip susmuştum an’dan içeri…
Çocuk cıvıltısıydım okul bahçelerinde,
Belki de mahzun ağlamaklı bir köşede,
Beyaz yakam siyah önlüğümle kalakalmış birinci sınıf öğrenciydim,
“Öğretmenim ne olur alma içeri beni…”
Sorma artık,
Gelmeyeceğini bile bile,
Nerede diye sorma…
Ama sen yine de gel olur mu?
Her Eylül!
Beklemelere doyamam seni…