Ey dost! *
“Şu ellerin taşı hiç bana değmez.
İlle dostun bir tek gülü yaralar beni.”
Attığın güle dayanamazken ben…
Hâra hasret bıraktın beyt-i dili sen.
Duy istedim yüreğimdeki acıyı.
Hatırı için hakikatin, katlandığım sancıyı.
Muharreme düşürdün muhabbet asrımı.
Kerbelâ’ya çevirdin gönül kasrımı.
Unuttun ağlamayı.
Ve ağlayanı anlamayı…
Gözün açık.
Fakat görmüyor basiretin.
Heyhat!
“Ağlayabilseydin, anlayabilecektin.”
* Yaralanan dostluklara ve hâlden anlamaz bîvefa dostlara ithaf…