Pink Martini’nin La Soledad şarkısını koydu müzikçalarına.
Aradığı ne varsa silinmişti.
HİÇ’liğini YOK’ladı.
Bu sözler dökülmüştü ağzından Gülümse Hayata’yı okurken.
Müziğin kulağında tınlamasını dinlerken…
HİÇ YOK’tu.
Kendisi bir HİÇ’ti.
Bir yazardı belki.
Bir şair uçurumun kenarında…
Ama HİÇ’ti.
Yolun sonuna gelmişti.
Kanatlarını açtı kuşlar.
Özgürlüğünü hissetti.
Sessizlik zamanında açar çiçekler.
En kuytu yerlerde açar zambak.
Sen bilmezsin ey toprak!
Karanlığın aydınlığında yanar bir mum…
En karanlık yerleri seçer özlemim.
Sensindir karanlığında izinde çağlan ırmak.
Sensindir duygulanım ateşinde yanan ocak.
Bir kalem gibidir sesim bu ormanda.
Bir taze gül yahut diken gibidir en dingin denizin dalgalarında.
Bir yağmur tanesi düşer ya alnıma.
Bilmezsin ne ağlar ne söyler dudaklarım…
Allah’ın yarattığı her şeyi kabul eder gönül.
Rabb’imdir gücü yeter her karanlığa.
Bir kıvılcım gibidir yürekleri yakar ateş.
О ateşi söndürmeye yeter bir keşmekeş.
Benim arzumdur ey özgürlük sen duy sesimi!
Bir namaz vakti çöker bedenim yerlere.
Ağlar yanar yakılır kimse bilmez sebebi aşikar.
Uzattım ellerimi gel artık bu diyara!
Zindanlara giren bir yılan gibidir esaret…
Sevmez ama katlanır bu yürek.
Bir aşüfte gibidir bu diyarda esaret.
Mahbubuna özenir de kavuşmak diler özgürlüğe.
Gerçek özgürlük О(C.C.)’ya yalvarmakta gizli.
Yerim yurdum yok, bense bir HİÇ!
Sen özlediğim yegane Varlık Yaratan,
Bense bir HİÇ-ender-HİÇ!
Bir yolun başında bekler seni bu yürek.
Allah der, yoluna devam olsa da tek.
Yüreğinize ve kaleminize sevgiler gönderiyorum.