Geçenlerde aklıma takılı kalmış nağmelerden, daha önceden hiç duymadığım yeni bir tını oluşturdum. Yaşam boyunca edindiğimiz bilgilerden kendi hislerimizle yenilerini inşa etmemiz kaçınılmaz olur. Nihayetinde zihnimize kazınmış ve yeniden yönetilmeyi bekliyordur. Nerede ortaya çıkacağı, hangi hisle gündemi meşgul edeceğini bilemezsiniz. Sabah uyanıp kalkmamak için direniyorken gözüne takılan pervazlarda derinlere dalmak gibi bir şey. Her anına izinsiz girebilir ve ancak canı istediğinde çıkıp gider. Onu büyüten de o konuma getiren de içindeki bitirememe arzusu, bitmesinde oluşacak korku hissidir. Alışılmışın dışına çıkamamak gibi bir şey adeta seni etki altına alıp hareket özgürlüğünü kısıtlar kendini kontrol etmekte zorlanırsın. İçinde yeşeren duyguyu daha da büyütüp kendine devasa duvarlar inşa edersin. Duvarları aşıp size ulaşacak yeni hisleri engellemeyi meziyet sanarsın. Oysa duvardaki oluşabilecek çatlakların önlemini en baştan alsan sonu bambaşka olacak bir hikâye yazabilirdin. Lakin kolaya kaçmak hepimizin işine gelmiştir. Paravanımızın etrafında uçuşan kelebeklerden hepsi aynı gibi gözükür bizlere. Onları ayırt edebilmek için çaba harcamamız istenebilir. Bizler de güzel bir üslup ile geri teperiz. Şiirin ilk nüshasında aldığımız hazzı bütününde de hissedecek gibi. Ama aslında bazı şiirlerin sonunda hissedilir güzellikler. Bunu beklemeye sabredecek olursak işte o zaman bazı çatlakları engellemiş oluruz. Diğer kalanları ise gücümüz ve cesaretimizle üstesinden gelebiliriz.