Dünyamız 4.5 milyar yaşında, insan ise yaklaşık 200.000 yıldır yeryüzünde hüküm sürüyor. O günden beri de gezegeni keşfetmeye devam ediyor. İnsanda doğuştan varolan merak güdüsü ve akılcılığı da buna yardım ediyor. İnsan bu sayede gezegende tecrübe ettiği şeyleri bilgiye dönüştürmeyi başardı. Bu bilgiler ışığında da taş devrinden bugünkü modern çağa ulaştı. İnsanoğlu yüzyıllardır birçok kez hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda kaldı ve şimdiye kadar türünün devamlılığını sürdürdü. Üreyerek çoğalan ve toplum oluşturan insan genel geçer kurallarla bu toplumu yönetmeyi de başardı. Medeniyetler kuruldu, gelişti ve yıkıldı. Toprak parçaları ayrıldı, devletler ortaya çıktı. Değişim hiç durmadan devam etti. Tüm bunlar yaşanırken sanat da gelişmeye devam etti. İnsan yeryüzünü keşfetmeye başladığı andan itibaren gezegenin görünenden fazlası olduğunu hissetti ve bunun peşinden gitti. İnsanoğlu ne zaman ki kalbinin derinliklerindeki inceliği ve farklılığı, aklının içindeki işlevselliği ve mantığı farketti işte o zaman kendi dünyasını keşfetti ve bu dünyanın penceresinden bakarak içinde bulunduğu dünyayı bir kez daha keşfetti.
Bu büyük keşiften sonra insan karnı gibi ruhunu da doyurmak istedi. İnsanın ruhunu kendi yaratıcılığından doğan sanat besledi. Milattan öncesine dayanan örnekleri de olduğu gibi, o zamanlarda içinden gelene karşı koyamadı ilkel insan, tek tek kazıdı hayatında anlam içeren resimleri dipsiz bucaksız mağaralara sonra tapınaklara resimler çizdi, piramitlere yazılar yazdı. Önce kendi sesiyle mırıldanarak döndü ateşin etrafında sonra doğanın sesinden esinlenerek enstrümanlar yaptı, çılgınca dans etti. Yaprakla örtünmeyi bırakıp, ipekten elbiseler giydi. Yer altından çıkardığı elması işleyip taktı boynuna. Ahşap evini boyundan yüksek yapılara dönüştürdü. Su kanalları, asma köprüler, saraylar inşa etti. Sanat sayesinde kendi içinden başka izler başka sesler ortaya çıkardı.
Sanat tüm bunların dışında en önemlisi olan, özgür düşünceyi yarattı. Özgür düşüncenin dışarıya resim, müzik, heykel ya da herhangi bir şekilde yansımasını sağladı ve daima özgürlükten esinlendi. Hayatlarımızın SANAT DUVARI olan kalplerimiz hep pusulamız oldu ve ibremiz daima özgürlüğü gösterdi. Sonunda, sanattan güç almayı, sanatla intikam almayı, zorluklara sanatla göğüs germeyi ve sanatla gülmeyi öğrendik.
Bu yazıyla ilgili olarak Sanat Nedir? adlı makaleyi de okuyabilirsiniz.