DOMİNO TAŞI

0
673
DOMİNO TAŞI
DOMİNO TAŞI

Gözlerini kapadı.

Sırayla dizilmiş domino taşları arasında bir taştı.

Bir “tak” sesi duyuldu.

Sırayla tüm taşlar eğilmeye başladı.

Sırayla…

Taşlardan “tak tak tak tak…” sesleri geliyordu.

Taşlar teker teker eğiliyordu.

O da eğildi.

Bir adam geldi onu eline aldı, cebine koydu.

Uzaklaştı taşların yanından.

Demlenmek üzere bir çay koydu ocağa.

Çaydanlıktan buhar burnuna çay kokusu getirdi.

İnce belli bardağa bir çay koydu, içmeye koyuldu.

Yudumladı.

Yudumladı.

Yudumladı.

Yudumladı.

Cebindeki taşı eliyle çıkardı.

Taşa baktı.

“Biz hepimiz bir taşız aslında.”

Yudumladı.

Elindeki taşı götürdü, diğer taşların arasına koydu.

Ortalardaydı.

Tüm taşlar eğilerek bir sarmal oluşturuyordu.

Tak tak tak tak tak…

Sırasıyla tüm taşlar eğildi.

O da…

Taşlardan “tak tak” sesleri geliyordu.

Sarmal tamamlandı.

O da eğilmişti.

Adam bir öksürdü.

Boğuluyordu.

Taşlar öylece eğilmiş bekliyordu.

Nihayet öksürmesi bitti.

Domino taşlarına baktı.

Taşlar gibi eğildi.

Taşlara baktı.

“İnsan da böyle, hırs karşısında eğiliyor.”

Düşündüklerini yazmak istedi.

Taş hala eğilmekteydi.

Eline bir kağıt aldı.

Tükenmez kalemle bir şeyler karalamaya başladı.

Öksürdü.

Bir portre çıktı ortaya.

Kendisini gördü karşısında.

Elini sakallarına götürdü.

Kafasını kaşıdı.

Taşlara baktı.

Yeniden düzenledi domino taşlarını.

Kare şekline getirdi.

Yine en uçtaki domino taşını yavaşça itti.

Sesler gelmeye başladı.

“Tak tak tak tak tak…”

Kare tamamlandı.

Taş yine eğildi.

Gözlerini açtı.

Yatakta kıvrılmış halde sağa dönük yatmaktaydı.