Yazmak..

Kağıda, duvara, kıyıya köşeye birkaç harf karalamak. Anlamlı ya da anlamsız cümleler oluşturmak. Herkes için farklı anlamı ya da amacı vardır yazmanın. Kimi zaman satırlarca elini hareket ettirmek, kimi zaman sert bir yüzeyde bir çubuk gezdirmek.

Aslında bu sadece bir fiildir. Hani derler ya, “Göründüğü gibi değil!” diye, bu da öyle bir şey. Bilindiği gibi değil, bildiğiniz gibi değil.

Tutkusu olan biri için yazmak, kağıda kaleme aşık olmak demektir.

Özleyen biri için yazmak, kağıda kaleme sarılmak demektir.

Yalnız olan biri için yazmak, kağıtla kalemle dertleşmektir.

Tüm bu insanların ortak noktası ise, sessiz ve asil haykırışlarıdır.

“Fotoğrafına bakarak yazıyorum bunları. Tüm yüz hatlarını saatlerce incelediğim, bakışlarını en çok sevdiğim fotoğrafına bakarak yazıyorum.” Özlüyor çünkü bunu yazan, hem de nasıl özlüyor! Bağırıyor, peki kim duyuyor bu çığlığı? Yazan kalem!

“En sevdiğim kazağını giymişsin bugün. Masum bakışını attın, gördüm. Kıpırdatmadın belki dudaklarını ama ben duydum, çığlığını. Ve koklayamadım ama hissettim, biliyorum o duyguyu. Yazıyorum, çünkü söyleyemiyorum. Yazıyorum çünkü içimde tutamıyorum. Bekliyorum, o gün gelecek ve sen bana bu yazdıklarımı tek tek söyleyeceksin.” Birine aşık bunu yazan, hem de nasıl aşık! Peki kim duyuyor bu isyanı? Yazılan kağıt!

Kalbinizden geçen ama açıklayamadığınız, söyleyemediğiniz her şeyi duyuyor işte kağıtlarınız. Tek bir cümle yazabilmek için saatlerce bakışıyorsunuz, o da sizi sabırla bekliyor, izliyor.

Peki ben bunları niçin anlatıyorum?

Kağıdı sevin, kalemi sevin diye. Yazmayı sadece bir fiil olarak görmeyin diye. Kağıtla sizin aranızdaki iletişimin en az iki insanın birbiriyle olan iletişimi kadar gerçek olduğunu fark edin diye. İçinizi, sizi yoran düşüncelerle doldurmak yerine, derin bir nefesle doldurun ve asıl “yazmak”la tanışın. Emin olun bir anda kalemle çok yakın iki dost olacaksınız. O sizi karşılıksız sevecek, karşılıksız yardım edecek. İçinizden bazıları çekinecek, “Ben deli miyim?” diyecek. Okunursa, başkasının eline geçerse ne olur diye korkacak.  İçinizden bazıları ise kağıtla paylaştıklarını, insanlarla da paylaşmak isteyecek, benim gibi. Önceleri kimseye anlatamam dediklerimi yazdım, yazdım ki içimden gitsin diye, kurtulayım diye. Sonra başkalarıyla paylaştım. Ben istedim ki insanlar bilsin bu acıları, isteyene tecrübe, isteyene acıklı bir hikaye olsun. Kim ne alırsa, kim kendinden bir parça bulursa.. Çevreme ve dünyaya bir yenilik katmış oldum. İnanın buna, insanların çok ihtiyacı var yazmaya, okumaya. Bu şekilde ilerliyor dünya. Ve besliyor biz yazarları. Biz kağıtlara bir şeyler kattıkça, dünya da bize katıyor. Belki yüzümüzü güldürüyor, belki acıtıyor ama bizi büyütüyor. Yazmayan belki yerinde sayıyor ama yazan her gün düşe kalka büyüyor.

Yazın…

Yazın, yazdırın; okuyun, okutturun.

Başta da söylediğim gibi, elinizi hareket ettirmeyin, yazın. Kıyıya köşeye harf karalamayın, yazın. Biri söylediğinde değil, siz söyleyemediğinizde yazın.

Kalbinizi, kapıya konacak olan bir çöp poşeti kadar doldurmayın. Dökün kağıtlara.

Alın elinize kalemi, isterseniz dertleşin, isterseniz bakışın. Hatta isterseniz gözyaşlarınızla ıslatın kağıtları.

Benim kalbim kalemle dost olanlar için atıyor ve bu dünya kalbini kağıtlara dökenler için dönüyor.

PAYLAŞ
Önceki İçerikModa Sahnesi Yeni Sezonu “Torun İstiyorum”la Açıyor!
Sonraki İçerikFilmekimi İzmir 2016
Çağla Balıkçı
1998 doğumlu. Liseyi, Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi’nde okudu. Şimdi, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nde Peyzaj Mimarlığı üzerine lisans eğitimi alıyor. Eğitim hayatı süresince bir çok yarışmaya katıldı. Sanatın her dalıyla ilgileniyor.Özellikle yazmayı, çizmeyi, okumayı, araştırmayı, fotoğraf çekmeyi ve bu yaptıklarını diğer insanlara paylaşıp hayatlarına katkıda bulunmaktan hoşlanıyor. Şarkı söylemeye bayılıyor. Nazım Hikmet en sevdiği yazar ve Neva (Ilgın Olut) en sevdiği kitaptır. En sevdiği söz yine Nazım’dan; “O halde yaşamak, en büyük direniştir.”. Genelde lirik tarzda yazılar yazsa da, her türlü konuya uygun cümlelere sahip. Çıkaracağı bir kitap vardı, kişisel sebeplerden dolayı vazgeçip, hikayesini birçok deneme olarak parçalayıp paylaştığı bir bloğu var.