Türkiye’de İngilizce öğrenimi almış insanlarda “Biliyorum ama konuşamıyorum” sorununa hemen hemen her yerde rastlarız. Bunun temelinde aslında pratik eksikliği veya eğitim sistemindeki yetersizlikler bulunmaktadır. Ancak bunların dışında bir şeyin daha olabileceğini çoğu zaman unuturuz. Özgüven ve iletişim becerileri eksikliği…
Dilan Bozdağ hakkında
11 yıllık İngilizce öğretmeni Dilan Bozdağ; 9 yıldır Elit Gençler Koleji’nde öğretmenlik yapıyor.11 yıllık eğitim hayatı boyunca her yıl çocuklarla İngilizce eğitimini harmanladığı tiyatro gösterileri yaptı ve son 4 yıldır ise profesyonel drama eğitimi veriyor. Mesleki bilgi ve ilgi alanlarıyla iç içe geçirdiği faaliyetlerini aynı zamanda çeşitli sosyal projelere de kaydırarak sıradan bir İngilizce öğretmeninin çok ötesinde işlere imza atıyor.
Dilan Bozdağ eğitimcilik hayatının daha ilk yıllarında yıl sonu müsamerelerini İngilizce eğitimini harmanlamak için bir fırsat olarak görüyor ve bir süre sonra kontrolü tamamen ele alarak çalışmaları ilerletiyor. Kariyerinin en başından itibaren İngilizce eğitimini götürdüğü her yere dramayı da beraberinde götüren Bozdağ; nihayet kendi profesyonel drama kulübünü açıyor. Sonrasında bununla da yetinmeyip Mask-Ra adlı kendi tiyatro topluluğunu kurarak çocuklar için İngilizce oyun hazırlıyor, yazıyor, yönetiyor ve oynuyor.
Çocuklar kadar velilerin de beğenisini kazanan genç öğretmen zamanının çoğunu tüm bu işler için harcıyor.Her zaman yaptığı işin hakkını vermek inancıyla hareket ettiğini söyleyen Bozdağ; drama ve temel oyunculuk eğitimleri aldı ve mesleki alanda çalışmalarına devam ediyor. Dramaturjisini kendisinin yaptığı İngilizce oyunları sahnelemeden önce mutlaka pedagoga danışarak uygunluğunu onay alıyor.
Kendisiyle Semiha Berksoy Akademisi tiyatro okulunda tanışıyoruz. Çoğumuzun sadece hobi için gittiği bu yere kendisi; kişisel merakının yanı sıra, yaptığı işe katkıda bulunması adına oyunculuk eğitimi almak istediği için geldiğini söylüyor.
İşte karşınızda çok renkli öğretmen Dilan Bozdağ ile röportajımız:
- Bize kendinden bahseder misin Dilan?
Adım Dilan Bozdağ, 33 yaşındayım. Haliç Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. 11 yıldır İngilizce öğretmeniyim. Bunun yanında 9 yıldır drama eğitmenliği yapıyorum. Başlangıçta okul müsamereleri için iki kişi hazırladığımız 20 dk’lık gösteriler yapıyorduk. Sonrasında kişisel olarak tiyatroya olan ilgim ve çocuklardan aldığım enerji ile kontrolü daha fazla elime almaya karar verdim. Bir Drama Kulübü kurduk, her sene giderek katılım arttı ve drama kulüplerim küçük bir tiyatro okulu haline geldi,kadrolu oyuncularım oldu.Burada hem tiyatro oyunları hazırlıyor hem de çeşitli drama oyunları oynuyoruz.
- Bu gelişim nasıl oldu; kendini ve çocukları geliştirme sürecini bize anlatır mısın?
Her şey öncelikle çocuklar için başladı; çocuklara İngilizce eğitimi verirken; onların sanat anlayışı ve iletişim becerileri de aynı anda gelişsin istedim. Dil eğitimi söz konusu olduğunda öncelikle iletişim kabiliyetine odaklanmak ve kağıt-kalem-sınav odaklı eğitimin ötesine geçebilmek gerekiyor. Türkiye’de bu bilinç yeni gelişiyor. Drama tiyatronun çeşitli tekniklerinden faydalanan bir alandır ve oyunlar bütünüdür. Çocuk drama ile bedensel olarak harekete geçebilmeyi, aktif katılımcılığı ve kendini ifade etmeyi öğreniyor.
Öğrenciliği bitmeyen bir öğretmen olarak çocuklara drama eğitimi vereceksem öncelikle bu konuda kendimi yetiştirmeliydim. Bu amaçla, British Side’da çeşitli İngilizce Drama eğitimleri aldım. Anadolu Üniversitesi Drama Sertifikası programını bitirdim. Drama alanında özellikle David Farmer, Julie Megan kitaplarını inceledim. Semiha Berksoy Akademi’de Temel Oyunculuk eğitimi aldım ve tavsiyeler üzerine başvurduğum Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde halen “Uygulamalı Tiyatro” eğitimi almaya devam ediyorum.
- Bu eğitimleri alırken boş durmadın, kendi tiyatro grubun Mask-Ra’yı kurdun; bu grup nasıl oluştu?
Oyunculuk eğitimi aldığım dönemde herkes gibi benim de en büyük hayallerimden biri bunu sahneye taşımaktı. Bu dönemde zaten Zeliha Berksoy ve Can Yılmaz gibi kıymetli hocalarımızın yönetmenliğinde Shakespeare’in “On İkinci Gece” oyununda Viola karakterini çok keyif alarak oynadım. Bu süreçte çevremde bu alanda eğitim almış yada ilgi duyan birkaç kişiyle iletişime geçerek mesleğimle ilişkili olarak İngilizce çocuk oyunları oynamak üzere kendi tiyatro topluluğumuz Mask-Ra’yı kurduk.
Mask-Ra ile Sosyal Projeler
- Bir de sosyal projelerin var, bunlardan bahseder misin?
2014 yılında Mask-Ra olarak; ilk sahnemizde bir sosyal sorumluluk projesinde yer almak istedik. Bu amaçla Suriye Forumu derneği ile işbirliği içerisinde bir etkinlik düzenledik. Suriyeli çocuklara Three R’s adlı, geri dönüşüm konulu İngilizce oyunumuzu sergiledik. Anne-babalarıyla gelen Suriyeli çocuklar İngilizce bilse de bilmese de oyunu sonuna kadar pür dikkat izlediler ve çok güzel tepkiler verdiler. Seyirciler arasında Türk çocuklar da vardı.Oyunun sonunda sahnede interaktif bir oyun düzenledik.Amaç, hem Türk ve Suriyeli çocukların birlikte oynamasını sağlamak hem de geri dönüşüm konusunda bir bilinç kazandırmak idi. Çocuk hangi dilde konuşuyor olursa olsun onun dili oyun dilidir dedik ve yanılmadık.
O gün Suriyeli çocukların ve ailelerinin gözlerindeki sevinci gördüm. Bize teşekkürlerini öyle içten sundular ki başardığımı hissettim.
Sonrasında; yine Mask-Ra olarak oyunumuzu çeşitli okullarda oynamaya devam ettik.
İletişimde Engel Yoktur
- Bir de işitme engelli çocuklara yönelik “İletişimde Engel Yoktur” adlı projen var. Bu süreç nasıl gelişti?
2015-2016 eğitim öğretim yılında Elit Gençler Koleji ve Mimar Sinan İşitme Engelliler Okulu ile işbirliği içinde “İletişimde Engel Yoktur” başlığı altında bir proje hazırladık. İşaret dili zaten ilgi duyduğum bir alandı. Bir dil öğretmeni olarak amaç aynı: iletişim.
Bu süreç de şöyle gelişti:
Bir gün internette işaret diliyle söylenen Pizza Song isimli şarkıyı buldum ve bunu çocuklara uluslararası işaret diliyle öğretmeye karar verdim ve öğrettikten sonra bu şarkıyı işitme engelli çocukların da işitmesini istedim. Bu amaçla Mimar Sinan İşitme Engelliler Okulu ile aklımdaki bir proje için iletişime geçtim. Öğrendim ki onların zaten şarkılar söyleyen “Fısıltı” adlı bir ritim grubu varmış. Teflerle, zillerle müzik öğretmenleri eşliğinde harika iş çıkarıyorlar. Biz de okulumuzda, entegre bir şekilde özel eğitim verdiğimiz, çocuklarla birlikte “Sihirli Eller” ritim grubunu kurmaya karar verdik. Geriye bir tek onları sahneye çıkarmak kalıyordu.
5 Mayıs 2016 günü sergilediğimiz organizasyonda işitme engelli çocuklar;çeşitli tiyatro oyunları oynadılar, ritm şovlar yaptılar ve harika bir konser verdiler. Çocuklar yaklaşık 2.5 saat sahnede kaldılar ve olağanüstü bir performans sergilediler ve oyunun sonunda tüm veliler tarafından işaret diliyle alkışlandılar. Etkinliğin sonunda öğretmenler olarak yaşadığımız gurur ve mutluluk tarif edilemezdi. Proje aynı zamanda Bahçelievler’in yerel gazetesi Gazete 365’te yer aldı.
- Son olarak drama ile çocuklara vermek istediğin temel mesaj nedir?
Her şeyden önce sanatla gelişen bir toplumda iyi bireyler yetişir. Drama, yurtdışında çok kullanılan bir eğitim tekniği. Günümüzde çocuklar eskiden olduğu kadar bedensel olarak aktif ve özgür değil. Drama derslerinde çocuklar özgürlüğünü yaşıyor. Erken yaşta sosyal becerilerini keşfediyor ve kendini ifade etmeyi öğreniyorlar. Bu sayede aslında pek çok probleminin de üstesinden gelebiliyorlar.
İngilizce öğrenimi söz konusu olduğunda durum farklı değil. İngilizceyi ders olarak görmekten öte bir iletişim aracı ve günlük yaşamın bir parçası olduğu bilincini çocuğa vermek gerekir. Ben bunun drama tekniğiyle en etkin biçimde sağlanabildiğine inanıyorum. Böylece dersle arasına giren mesafe ortadan kalkmış oluyor. Her şeyden önce çocuk mutlu, değerli ve başarılı hissediyor. Bu ülkenin geleceğinin emanetçileri olarak tüm çocuklar değerlidir ve her çocuk bu özgüvenin kendisine aşılanmasını hakeder.
Sizler de benzer projelerinizle iletişime geçmek için dilan_83_db@hotmail.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.