İnsanlara duyduğun güvenin azalması elbette ki büyük bir yokluk. Kimseye güvenememek zordur, çünkü beraberinde kimsesizliği getirir. Çok vahim bir durumdur, insanlarla konuşmak istemezsin. Her zaman aklında “kandırılmak” korkusu vardır. Birilerinin seni sevebileceğine, sana iyi niyetli duygular besleyebileceğine asla ihtimal vermezsin. Bunu daha önce yaşamışsındır çünkü iyi niyetin defalarca suiistimal edilmiştir. Bu durum ilerler, ilerledikçe de insanlarla arandaki ilişkileri bozar. Yapayalnız kalırsın.
Velhasıl, diğer insanlara güvenememek, kendine güvenememek durumu kadar vahim değildir, bunu da yaşayınca anlarsın ancak. İnsanlarla küs yaşamak, yalnızlığın zirve noktasıdır. Ama eğer kendine küssen zaten yaşayamazsın. Bu bir eksiklik değil, fazlalıktır. Kendin kendine; kendi kendine fazlalık olursun. Ne istediğini bilemezsin, çünkü en başta kendin kendini istemezsin. Kendine bir adım atıp yaklaşmaya çabaladığında anında iç dünyan geri çevirir. Kendine olmayan inancın önce benliğini ezer. Kendini yalancı, sahtekâr biri olarak görür devamında “Bu ben değildim!” demeye başlarsın. Demek istediğim, ruhun hayata paralel olmaktan çıkar, dik kesişir. Yani hayat iyi davransa bile sen bunu fark edemezsin. Bir şeyler mutlu olmana izin vermez, daha çok ezilirsin. Karşına güzel fırsatlar çıkar, kendine olan nefretin tüm bunları değerlendirmeni engeller. Birileri seni zaten bitirmiştir, sonra kendin de kendini böyle öldürürsün…
Kendini kendine anlatamazsın, iç sesini duymak, dinlemek dahi istemezsin. Azıcık benliğine ulaştığında, sus der, sustur bir şeyler. Sanki bedeninde iki farklı ruh varmışçasına, biri senin mutsuzluğun ve huzursuzluğun için elinden geleni yapar. Sanki bu ruh, diğer ruhunu emip yaşadığın iyi şeyleri yok edip seni sürekli kötü olanlarla yüzleşmeye zorlar. Kendine anlatamadıklarını, başkalarına anlatmana asla izin vermez. Yapabildiğin kadar susarsın. Kafanda daima dolaşır bir şeyler, ama ne yüzleşebilir, ne de aklından çıkarabilirsin. Sus diye bağırmaya başlarsın kendine fakat sonuç alamazsın. Özgüven denilen bu “kendine güven” problemini aşmadıkça, işte böyle sonuna kadar süründürür seni iç dünyan. Kendine en büyük düşman, yine kendin olursun…
İç dünyanızdaki savaşı, çok başarılı olarak ifade etmişsiniz. Güzel yazı olmuş, emeğinize sağlık.
Anlatım ve duygulardaki açıklık insanı son derece etkiliyor. Çok güzel bir yazı olmuş. Umarım bütün bu cikmazlarin bir çıkış yolu vardır. Sevgiyle
Kendine güvenememek ve kimseye güvenememek, sonra kimsesizliğe mahkum olmak, kişinin çevresindeki insanlardan-kendini koruyamama, savunamama inancı da olabilir diye düşünüyorum. Bu da ayrı bir güvensizlik değil mi? İnsan zaman zaman bu paradoksa düşebilir.
Belki de hayal kırıklıklarından yılmamak, savaşmak, korkuların, yılgınlıkların üstüne üstüne gitmek olgunlaşmanın ilk basamağı olabilir. Ne dersin?
Size katılıyorum, çok haklısınız. 🙂 yorumunuz için de teşekkür ediyorum 🙂
Yazınızda duyguları çok güzel ifade etmişsiniz.
Tebrik ederim güzel kızım, kendini en iyi şekilde anlatmışsın.
İnsanlarım zaman zaman yaşadıkları iç savaşları çok güzel ifade etmişsin.Güçlü olmak zordur ve bunu hayata yansıtmak daha zordur.Senin gibi güçlü ve cesur insanların olması ve seni tanımak gerçekten çok güzel.Başarılarının devamlı olmasi dileğiyle hep hayata Gülümse.
Çok güzel 🙂 🙂
Çok doğru tespitler. Tebrik ediyorum Ebrar seni.
Kendini çok iyi anlatmış ve çok doğru tespitler yapmışsın. Tebrik ederim 🙂
Yaşınız küçük olmasına rağmen oldukça başarılı olmuş. Psikoloji okumayı düşünebilirsiniz.
Çok güzel yazmışsın çok güzel ifade etmişsin.. Özellikle şu kısım beni çok etkiledi : “İnsanlarla küs yaşamak, yalnızlığın zirve noktasıdır. Ama eğer kendine küssen zaten yaşayamazsın.” Biliyo musun ben hep şunu düşünürüm , Hani günümüze kadar yaşamış kaliteli edebiyat eserleri , türküler , besteler , ezgiler , melodiler , romanlar var ya işte orda da hep bir kırgınlık , küskünlük ya da kaybediş var. Ama ne zaman ki “kendilerine küsmeyip” dile getirdiler o zaman sanat oldu , edebiyat oldu. Sezen Aksu bile o kadar çok kırgınlık yalnızlık yaşamasa bu kadar güzel şarkı sözleri yazamazdı.. ( tabiri caizse ne de güzel acı çekmiş dedirtiyor:) ) Ancak şunu da unutturmuyor “Vazgeçtim” şarkısını da “Vazgeçemem” şarkısını da kendi yazmış , ironi mi ? hayır.. özgürlük 🙂 duygularını özgür bırak bugün küsersin yarın seversin nasıl canın isterse.. hayat senin değil mi? 🙂