Kimi insanlar vardır; kalpleri güzel olandan bir hayli yoksun…
Öyle bir kibir kaplamıştır ki ruhu…
Gözler öyle kapanmıştır ki hakikate…
Yalnızca övülmeyi, sevilmeyi bekler varlık…
Hiç usanmadan, açılan her dudaktan memnuniyetine uyumlu bir çift söz duymayı umar…
Bir tek kendi var olsun ister…
Ekoloji yok olsun, zaman dursun!
Yalnız kendi ruhu mutluluğu tatsın,
yalnız kendi dudakları tebessümle süslensin…
Bir tek kendi aklı yadsısın olup biteni…
Henüz iyilikle tanışamamışken kalbi, her canlıdan iyi olanı görebilmenin hayalini kurar insan…
Tatminkârlığa alıştırdığı egosu ile birlikte yaşam dediği üç saniyelik rüyada kaybolup gitmek için gün sayar…
Ve kaybolur…
Önce idrak etmek için çırpınır…
Anlamaya başladığı an hiçliğin kıyısına geldiğini görür…
Sonra çürüyerek yem rolüne bürünür…
Ardından; yokluğa karışır…
Aslında kendisine ait olmayan kötülüğü yeryüzünde bırakarak, kapladığı hacmi beraberinde yok eder…
Böyledir çünkü insan…
Yıllar önce gözlerini açtığı evrenin uzun soluklu kabusunun merkezi olduğundan habersizdir…
Yalnızca düşüncelerden ibaret…
Kapladığı hacim kadar önemli…
Soran, sonrasını düşünen…
Evvelini irdeleyen…
Yahut gözlerine, zihnine mil çekip yalnızca nefes alan…
Yalnızca var olan…
Defolu ya da defosuz…
Böyledir insan!