Kıpçaklara, Bizans kaynaklarında Koman veya Kuman, İslam kaynaklarında Kıpçak ve Kıfçak, bölgelerine ise Deşt-i Kıpçak (=Kıpçak Bozkırı) denmiştir. Bunlar için Rus kaynaklarında Polovets terimi kullanılmıştır. (AKAR:2005) Bizans ve Latin kaynaklarında Kuman olarak adlandırılan bu topluluğu tarihi Rus kaynakları Polovets, Macarlar ise Kun olarak tanımlarlar. Bu adların ortak anlamı “sarı, sarımsı, solgun”dur. Kıpçaklar sarı saçlı olmaları sebebiyle bu ad verilmiştir. Bu Türk topluluğu İslam dünyası, Güney Kafkasların Hristiyan halkları, Moğol ve Çinlilerce (Kıpçak, Kıfçak) olarak kaydedilmiştir. Kıpçak kelimesinin etimolojisiyle ilgili kesin bir sonuca varılamamıştır.
Müslümanlar tarafından “Kıpçak”, Avrupalılar tarafından “Kuman” diye adlandırılan kavimler birliği, sonradan birleşen iki ayrı Türk kavmidir. Türkçe yazılı kaynaklarda Kıpçak adına ilk defa 750 yılında Uygur İl İtmiş Bilge Kagan’ınŞine-Usu adlı kitabında görmekteyiz. Kumanlar 1017’de Karahıtayların zorlaması ile batıya doğru göç ederek 1050’de Doğu Avrupa’ya yerleşmiş bulunuyorlardı. Buradaki varlıklarını 1103 yılındaki Rus yenilgisine kadar sürdürdüler ve bu tarihten sonra yerlerini doğudan gelen Kıpçaklar’a terk ettiler. Böylece buraya gelen Türk boyları Kıpçak adı altında birleşti. Kuman ve Kıpçak adı da aynı halk için kullanılmaya başlandı. (ÖZKAN: 2009)
Kıpçaklar, yaklaşık iki yüzyıl boyunca büyük bir devlet kuramamalarına rağmen Kafkaslar, Bizans ve Karadeniz’in kuzeyinde etkili olmuşlardır. Tıpkı Peçenekler gibi Rusların Karadeniz’e inmelerine kesin olarak engel olmuşlar, Kıpçak bozkırlarını Türkleştirmişlerdir.(AKAR:2005)
Ali Fehmi Karamanlıoğlu’na göre Oğuzların İran üzerinden batıya göçü gibi, Peçeneklerden sonra Kumanlar da Hazar ve Karadeniz’in kuzeyinden batıya göçe devam ettiler. Kumanları Kıpçakların takip ve takviye etmelerine rağmen, bir bakıma ana yurtla irtibat devam ettiği halde, kuzeyde İran ve Anadolu’dakilere benzer kalıcı Türk devletleri kurulamadı. Bunda büyük ölçüde coğrafya ve iklim şartlarının etkisi şartlarının etkisi olduğu söylenebilir. Anadolu, İran ve civarı nispeten derli toplu, şartları bakımından daha uygun ve en önemlisi daha önce de kurulmuş şehirleri ve yerleşik hayatı olan bir çevre idi. Bu bakımdan Oğuzların bu topraklara yerleşmesi daha kolay olmuştur. Buna mukabil sonradan “deşt-i kıpçak” (Kıpçak bozkırları) denilen çok geniş ve zor iklim şartlarına uyum sağlamaları kolay olmadı. Ukrayna, Macaristan, hatta Polonya içlerine yayılanlar Kumanya gibi yer isimleri kazandırdılar. Kıpçaklardan bugüne kalan toplama dil malzemesi Codex Cumanicus’ta Altın Orda devletinde yerleşik hayata geçildiği belirtilmektedir. (KARAMANLIOĞLU: 1994)
Yerleşik bir devlet ve medeniyet kuramayan Kıpçaklar’dan kalma tek eser, iki yabancı millete mensup şahıs tertip edilen ve sonradan bir araya getirilen Codex Cumanicus’tur.(ÖZKAN:2009)
Altınordu sahasındaki eski mahalli lehççeler arasında şüphesiz en mühim olanı Kıpçak-Kuman lehçesi, XIV. Yüzyılın ilk senelerine ait “Codex Cumanicus: Kuman Mecmuası” adlı mühim eser sayesinde, oldukça etraflı surette nlaşılabilmiştir. Daha Moğol istilasından evvel Hrsitiyanlık te’sirlerine ma’ruz kalmış olan Kıpçak-Kumanlar arasında Moğol istilasından sonra da “Fransisken” rahipleri tarafından Katolik propagandasına tam bir faaliyetle devam edildiği, bu eserden çıkarılabilir. İbn Battuta’nın Kırım’da ve Saray şehrinde gördüğünü bildirdiğini Hristiyan Kıpçaklar, bu propagandanın canlı delilleridir. Kısmen Ceneveli ve Venedikli, kısmen de Alman misyonerler tarafından tertip edilmiş olan bu eski mecmuanın, vaktiyle, zannolunduğu gibi “Karadeniz İtalyan ticaret merkezlerindeki tacirlere münasebette bulundukları halkın lisanını öğretmek” Mecmuanın büyük bir kısmını teşkil eden “Latince-Farsça-Kumanca” mevzulara ait bulunuyor; 2500 kadar kelimeyi ihtiva eden bu mühim lügatçeden sonra, Kuman diline ait bazı sarf ve nahiv (gramer) bilgileri, İncil’den tercümeler, bazı Katolik ilahilerinin Türkçe tercümeleri, şüphesiz Kumanlara ait birtakım darbımeseller ve bilmeceler vardır. Latin harfleriyle tespit edilmiş olan bu lisani maddelerden “savtiyat: fonetik” bakımından istifade çok münkül ise de “bünyeviyat: morfoloji” yani gramer şekilleri ve “lügat” bakımından eser pek kıymetlidir. Meşhur “Petrarca: Petrark” tarafından Venedik Cumhuriyetine hediye edilmiş kitaplar arasında bulunan bu mecmua, bugün Venedik’te “St. Marcus” kütüphanesinde bulunmaktadır. (KÖPRÜLÜ: 2004)
XIII.-XVII. Yüzyıl Kıpçakçasının üç diyalekti vardır:
- Kuman Kıpçakçası
- Memluk Kıpçakçası
- Ermeni Kıpçakçası
İlkin 1828’de müsteşrik Klaproth’un dikkatini çekerek 1880’de Kont Geza Kuun tarafından neşrolunan tarafından neşrolunan bu eser hakkında Teza, Blau, Zaleman ve bilhassa Radloff ve Bang birçok tetkikte bulunmuştur. Radloff buradaki lehçenin yani Kıpçakça’nın batı Türk lehçelerinden olduğunu iddia ettiği halde, Bang aksine onu doğu lehçelerine bağlamak fikrinde fikrinde bulunuyor. Biz, yukarıda Kıpçak lehçesinden bahsederken söylediğimiz gibi yalnız lisani değil tarihi ve etnolojik sebeplerle de Radloff’un faraziyesini tercih etmekteyiz. XIII. Yüzyılda Güney Rusya bozkırlarında yaşayan Kıpçaklar’ın lisanını ve halk edebiyatını gözteren bu eserde, mücerred mefhumlara ait epey çok Arap ve Acem kelimelerinden başka Hazarlar’dan alınmış ve Musevilik tesirerini gösteren az rastlanan bazı kelimeler, hatta Ortodoks Rus şehirlilerinden alınma birtakım isimler de vardır. Bu mecmuayı vücuda getiren misyonerler, Müslüman Türkler arasında esasen mevcut ve yaygın olan Arap ve Acem kelimelerini aldıklarından, burada onlara bol miktarda rastlanmaktadır. Rastlanmaktadır. Bu devre ait eski batı kaynaklarına göree, kanlı cenkleri takip edilen takip eden akşamlarda Kıpçak hanları ile “Batur: Bahadur”lar toplanırlar, şölen kurarlar, ozanlar ellerinde kopuzlarıyla eski ve yeni cenk destanları terennüm ederlerdi. Bu bakımdan, daha Moğol istilasından evvel zengin bir halk edebiyatına malik olduğunu bildiğimiz Kıpçak, Kumanlar’dan bize ancak ancak “Codex”de zapt edilmiş bazı darbımeseller ve bilmeceler kalmıştır. (KÖPRÜLÜ: 2004)
Codex Cumanicus bir taraftan Türk bilinmeyen yabancılara Türkçe öğretmeye, diğer taraftan Kıpçaklar arasında Hristiyanlığı yönelik olarak hazırlanmış bir el kitabı niteliği taşımaktadır.
Codex Cumanicus’un dil özellikleri şöyledir:
- /d/>/y/ değişmesi: adır- “ayırmak”, edgü “iyi”>eygi, kadgu “kaygı”>kaygı, küdegü “güvey”>küyöv, tıd- “engel olmak” >tıy, yıd- “korkmak”>yayı- vb.
- {Г{ düşmesi: adıġ “ayı”>ayu, arıġ “temiz”> arı, bodaġ “boya”>boya, tatıġlıġ “tatlı”, çerig “asker, ordu”>çeri, ölüg “ölü>ölü, tirig>diri>tiri vb.
- /ıġ/>ov,uv,u/,/ig/>/öv,üv,ü/ deüişmesi: açıġ “acı , ıstırap” açuv, arıġ “temiz”>arov, aruv, satıġ “satış”>satov, tatıġ “tad”>tatov, bitig”yazı”>bitü, tirig “hayat” >tiröv vb.
- /agu/>/av, ov, uv/ ve /egü//öv, üv/ değişmesi: buzaġu “buzağı”>buzav, buzov, yapıg “örtü”>yabov, küdegü “güvey”>küyöv vb.
- /ķ/>/ħ/ değişmesi: ıdauk eb>yih öv “kilise”, yakşı ⋲yaħşı, ak-⋲, aħ-, ogşa-⋲oħşa- “benzemek”
- İlgi durumu –nıŋ/-niŋ,-nıg/-nig, yükleme durumu –nı/-ni çıkma durumu durumu da –dan/-den eki ile kurulur. (TEKİN: 2014)
Karadeniz’in kuzeyindeki Kıpçak (Kuman) Türklerinden İtalyanlar ve Almanlar tarafından 14. Yüzyılda derlenmiş iki bölümlük bir eserdir. Yazı dilini değil, О zamanki Kıpçakların konuşma dilini, ağızlarını yansıtır. İtalyan bölümü 55 yapraktır (110 sahife) ve iki sözlük lisetsinden oluşur. Sözlükler, Latince-Farsça,Kıpçakçadır. İlk liste alfabetik, ikinci liste tematiktir (konulara göre). İtalyan bölümünde bazı gramer kuralları da verilmiştir. Alman bölümü 27 yapraktır (54 sahife). İki karışık sözlük listesi ve bazı metinlerden oluşur. Birinci liste Kıpçakça-Almanca, ikinci liste Kıpçakça-Latince sözlüktür. Metinler İncil’den parçalar, ilahiler, bilmece ve atasözlerinden oluşur. Metinlerin Latince tercümeleri de verilmiştir.
İtalyan ve Alman bölümlerinin imla sistemleri birbirinden farklıdır. Alman bölümü Gotik Gotik harfleriyle yazılmıştır ve kendi içinde imla tutarlılığı yoktur.
Codex Cumanicus’un dili Tatarçe, Tatar til olarak geçer. Bu sebeplerle eski bir Tatar ağzı olarak değerlendirmek yerindedir.
Codex Cumanicus ilk olarak 1880’de Budapeşte’de Kont Geza Kuun tarafından yayımlandı. 1884’te Radloff, 1911-1919 arasında Bang, 1929 1929 T. Kowalski eserin dili üzerinde durdular. Eserin üzerindeki en geniş çalışma Annemarie von Gabain’e aittir: Fundamenta Ы’dedir ve Mehmet Akalın Tarihi Türk Şiveleri olarak Türkçeye çevirmiştir. (ERCİLASUN:2011)
İlgi ekinin gelişimi şu şekildedir:
Etü. İlgi hali +nıŋ, CC nıŋ~+nıġ Tat. nıŋ~+nın
Eski Türkçede ilgi hali düz ünlülü ve ŋ’li keilleri kullanılırken Codex Cumanicus’ta düz ünlülü ŋ’li ve ġ’li şekilleri karşımıza çıkarken, Kırım Tatar Türkçesinde ise ŋ’li ve n’li şekilleri kullanılmaktadır.
Bu çalışmamızda, Codex Cumanicus’taki parçalarda ilgi ekinin durumu değerlendirilecektir. İsim Tamlamaları tespit edilerek incelenecektir. Daha sonra Kırım Tatar Türkçesinden örnekler verilecektir.
İsim tamlamaları şu şekildedir:
4 Vaaz Parçası 59a/8-12
592/8-12
menim sözim
talaşman sözin
yékning tuzakına
6 Bilmeceler 60a/1-60b/40
2 köne suvun
5. sırma tonum
6 küymeŋ ağızı
8 kömiş bırgı
8altın bırgı
10altın başlı
12 kaçkar müzi
12 tege müzi
17 tav üstünde
18 taş araba
20 sıyır sırt
20 koy koŋaçı
24 bagır çanak
41 altın tovram
44 sete tübü
9 Meleğin Çobana Mesih’i Müjdelemesi 61b/1-11
teŋerniŋ yarlıkı
13 İsa Mesih ve azizlerden alıntılarla Tanrı Sevgisi 61b/12-21
kristusnuŋ tanıkı
anıŋ buyruħın
seniŋ köŋlüŋni
seniŋ köŋlüŋ
senin tirikiŋ
seninŋ
senin sagınçıŋ
teŋeri katı
16 Azizlerden Günahları İtiraf ve Tövbe Çağrısı 62b/25-63a/25
kensi ağızı
öz yazuħın
kénsi yazukın
teŋeri öŋünde
kénsi yazuhın
kénsi yazuħın
kénsi yazuhın
séniŋ canıŋa
sénin agrħın
séniŋ yazuħın
17 Havari Paulus’un Ekmek-Şarap Ayini ile İlgili Vaaz 63a/26-35
kensi agızına
18 Kutsal Cuma Günü Vaazı63a/36-63b/26
kristusnuŋ kınların dağın ölümün
dagı yaŋagına
20 Melekten Meryem’e Sesleniş 63b/33-35
séniŋ köksüŋde
On Emir 66b/1-10
teŋrinin atı
26. Sözler В 66b/1-22
öz özümden
27 Ave Maria: Selam cennetin kapısı 69a/1-72b/10
1 tirilikniŋ agaçı
1 bagrımıznıŋ tımarı
8 kökni yérni yarattaçı
8 barçalarnı ékerksindeçi
9 ölümniŋ kabakından
11 kimniŋ sözlemeki
12 kümişniŋ avazı
12 kimniŋ tuvganı
12 közimizniŋ yarığı
14 kimniŋ termesinde
15 kimiŋ mireti
15 sövmekliginin tuzağı
16 kimniŋ tili
18 kimniŋ kertegi
19 kimniŋ kurbanını
20 ħanlık daşını
22 yesus kristusnıŋ boyını
26 cehannıŋ téŋizine
27 kimniŋ kovatı
28 üniŋ organanı
28 anıŋ anası
30 yüz yarkınında
31 anıŋ sözi
31 ten işisiz
35 aş tınnı
36 uruħlarŋ
36 tın aşını
39 kristus anasına
39 töreniŋ tügeli
40 öz öz aŋında
42 yarıħnıŋ anası
44 ħatunlarnıŋ daş
45 kérmen menü ħannıŋ
47 yarılgamaknıŋ anası
48 kimniŋ sözlegeni
48 gönüldeki sagınçı
50 kiminiŋ totakları
50 tın azıħı
50 teŋri sözi
51 ave er
51 zeytin ağaçga
53 öz bavursakın
55 könülük avalı
55 oguluŋ öçin
56 méŋi ħannıŋ ovlı
56 méni ısraelniŋ teŋrisi
57 kimniŋ ogulı
57 kimniŋ yarıħı
58 yéri arılarnıŋ
59 teŋri sözi
62 arılarnıŋ kovançı friştelerniŋ
64 hava sıgıtın
65 tavlarnıŋ tavı
65 taş tavga
66 öz öziŋ
70 kimniŋ oŋ kolını
71 kökniŋ körki
71 dünyeniŋ tireki
71 ölümniŋ müzin
72 algış yeri
73 emiŋç yéri
73 é yüzüni
73 sion kögisiŋ
74 béy ténrini
74 méŋü yıllarnı
75 ave téŋrinin kaznası
76 ave yesusnıŋ anasına
28 İlahi İsa Bizim Kurtarıcımız 72b/11-73a/5
1 söyüşliħniŋ tutturukımız
3 tamu kabakını
29 İlahi: İsa Bizim Kurtarıcımız 72b/11/73a/5
2 öz özeninden
4 er yazuħı
6 dünya yazuħın
30 Bir Cümle
teŋrisi toprak
31 İlahi: Azizlerin umudu
arıħlarnıŋ küsençi
tuşman yékni
32 İlahi: Kralın Nişanları Çıksın 74a:1-16
hannıŋ alamları
ħannıŋ kanı çiçekleri
anıŋ yemişi
8 haç öze
33 İznik-İstanbul İman Açıklaması 74b:1-19
teŋrinin yalnuz tuvgan ovlı
hanlıħınıŋ uçu
yazıklarnıŋ boşatmagına
kopmaklıkın dagı
34 Notalı İlahi: Hatırlasam Mübarek Kanını
2 kök ħanı
11 kökniŋ nurı
11 öz yartımın
11 kértek éşikini
37 İsa Mesih’in Tekrar Dirileceğine Dair Vaaz
uçmaknıŋ tınçına
Sonuç olarak, ilgi eki Kıpçak Türkçesinin bir özelliği olarak –nıŋ, -ıŋ şeklinde kullanımlar mevcuttur. Eser üzerinde yapılacak daha detaylı çalışmalar, Kıpçak Türkçesinin özelliklerini incelememizde bize büyük yarar sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
ARGUNŞAH, Mustafa, GÜNER, Galip, Codex Cumanicus, Kesit Yayınları, İstanbul, 2015
ÖZKAN, Mustafa, Türk Dilinin Gelişme Alanları ve Eski Anadolu Türkçesi, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2009
AKAR, Ali, Türk Dili Tarihi, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2005
TEKİN, Talat, ÖLMEZ, Mehmet, Türk Dilleri, Bilgesu Yayıncılık, Ankara, 2014
ERCİLASUN, Ahmet Bican, Türk Dili Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara, 2011
AKALIN, Mehmet, Tarihi Türk Şiveleri, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Ankara, 1079
KÖPRÜLÜ, M. Fuat, Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara, 2004
KARAMANLIOĞLU, Ali Fehmi, Türk Dili Nereden Geliyor Nereye Gidiyor, Beşir Kitabevi, İstanbul, 2007
ECKMANN, Janos, Harezm, Kıpçak ve Çağatay Türkçesi Üzerine araştırmalar, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2011
KÖSOĞLU, Nevzat, Türk Dünyası Tarihi ve Türk Medeniyeti Üzerine Düşünceler Tarihin Türk Asırları 2, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2012
KÖSOĞLU, Nevzat, Türk Dünyası Tarihi ve Türk Medeniyeti Üzerine Düşünceler Kültür, Tarih ve Türk Tarihi, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2012