Ve fakat en güzel sonlara biriydi âşk. Hem sonsuz hem sonlu; biliyorum mutsuz ve klişeydi. En kötüsü hayatın ta kendisiydi. Olmamalıydı. Klişe günahıydı. Mazmunların sevdalısı aşıkların sevabıydı. Başlı başına bir hata ,bir çeşit söndü. Kayboluştu.Yoktu aslında.Kendi zihnimizin bize bir oyunuydu. Dünya üzerindeki iki insanın rastlantısıydı. Evrendeki iki ruh nasıl olur da böylesine güzel bir mükemmeliyeti yakalayabilirdi ki? İMKANSIZ!
Biliyorum. Evet evet herkes biliyor. Hatta mutlu son; doğrusu bir son yok. Sonsuz bir çırpınış acı çekme yankısı. Yalan her şey. Katıksız âşık yok artık. Karaca’oğlan öldü. Ve her şey bitti. Bir sabah kalktın ve öldü sevdiğin. Kalp atışları titretmiyor hücrelerini. Ruhun hissetmiyor hiç bir şeyi ve artık sen bir kayboluşsun sevdiğinle birlikte. Onun arkasından nasıl nefes alabilirsin ki? Nasıl konuşursun? Nasıl güler mimiklerin? Nasıl şarkı dinlersin? Nasıl bakabilirsin ki göğün mavisine? Bir daha nasıl dokunuşuyla başka yüreğe ? Ama yapıyorsun hepsini! Çünkü aslında sevmiyorsun.Çünkü öyle bir şey yok.Bir çığlık hepimizinki; bir yalnızlık imdat çığlığı. Duyuyorum çığlığını ve öpüyorum dudaklarının kenarını en içtenliğimle…