Canım Yalnızlık

0
149
Canım Yalnızlık

Bir yol var. Uzun, sonu var mı yok mu belli değil. Sonu iyi mi kötü mü o hiç belli değil.  Bir kadın var yolda.  Yalpalıyor. Yürüyemiyor ama direniyor. Sanki sonu varmış da oraya yetişecekmiş gibi telaşlı, aceleci. Bilmiyor belli ki. Aceleyle gidilmez bu yolda, bilmiyor.

Öylece izliyorum. Elimde patlayan mısırlarım. Kırmızı şirin koltuğumda, kucağımda tabağım bir kadına bir yola bir de mısırıma bakıyorum. Bomboş bir yol. İnsanlar var ama yok. Sadece boşlukları doldurmak için konulan insancıklar. Asla bir boşluğu dolduramayacak kadar boş insancıklar. Varlıkları önce kadına umut veriyor. Heyecanlanıyor. Yalnızlığından bir parçayı koparıp atıyor. Ama sonra anlıyor ki aslında kimse yok orada. İçi boş, ruhu olmayan, kalbi taştan, sevgisi samandan insanlar bunlar.

Yürüyor, devam ediyor. Ne yapsın? Başka bir yol daha yok. Sokağın köşesine sapsa değişecek sanki her şey. Bir dönse oradan. Bir kurtulsa şu doğru ve pürüzsüz görünen yoldan, kurtaracak kendini. Ama yol temiz değil. Yol göründüğü gibi değil. Türlü türlü insanlarla dolmuş yol. Hepsi gizli birer yara. Birer parça acı var tepsilerinde, teker teker sunacaklar.

Sevmekten vazgeçmekten başka bir yol yoktu ki.
Sevmekten vazgeçmekten başka bir yol yoktu ki.

Sevgi değil umut verecekler. İçi boş bir umut. Ama inanacak kadın. Umutlanacak. Sonra da pişman olacak. Koparıp attığı yalnızlığına pişman olacak en çok da. O bile daha kıymetli olacak bu insanlardan. Yalnızlık bile eşsiz bir şey olacak. Çünkü kadın anlayacak sevdikçe yalnız kalındığını. Sevmeyip de yalnız kalmak daha az acıtacak.

Ah bir dönse oradan. Derin bir nefes alsa. Çekse içine doldursa sonra da ohhh deyip bıraksa.  Kurtulsa içine ağır ağır işleyen çaresizlik zehrinden.  Atsa içinden belki de daha güzel olacak. Belkisi var mı? Elbette güzel olacak. Olunmaz mı? Olur. Çok da güzel olur. Birde şu boş kalabalık dağılsa gözünden ve gönlünden. Arınsa mutlu olmaz mı? Olur elbet. Sevmeyi ondan daha iyi kim bilir? Yalnızlığını da bir güzel sevmez mi o zaman? Sever hem de ne sever. Zaten başka sevmeye değer bir şey mi kaldı, insan mı kaldı?

İşte benim penceremdi bu. Benim sokağımı dolduran insanlardı bunlar. Güzelim sevgiyi hiç eden akılsızlardı bunlar. Umut vermeyi sevmek zanneden zavallılardı bunlar. Sevgi israfıydı bunlar.  Bunlar işte artık sadece bunlar. Bir ismi, bir kalıbı, bir kılıfı bile hak etmeyenler bunlar.

Hayatımdaki duvarlardı bu insanlar. Onlara çarpa çarpa yürümeyi öğrendim. Çok kırıldım ama hiç kıramadım o duvarları. Hiç yıkamadım. Nasıl yıkabilirdim ki?  O kadar güçlü değildim ki.  Sevmekten vazgeçmekten başka bir yol yoktu ki.

Hoş duvar işte arkanda bıraksan da duvar. Sevsen de duvar.

PAYLAŞ
Önceki İçerikSana Geldim
Sonraki İçerikNeden?