Mühürler, tarih öncesi çağlardan günümüze kadar aidiyet bildirmek için kullanmıştır. Mühür, hem baskı yapan alete aynı zamanda basıldığı yerde çıkan ize verilen isimdir. İlk mühürler kilden, taştan ve kemikten yapıldığı bilinmektedir. Zamanla metal mühür kullanımı da yaygınlaşmıştır. Roma döneminde genellikle demir yüzük şeklindeki mühürlerin yanı sıra altın yüzük üzerine kazınmış olanlar kullanılmıştır. Mühürler balmumu üzerine basılmakla birlikte M.S 1.yy’dan itibaren kurşun mühürler kullanılmaya başlanmıştır (Bulgurlu, 2007, s. 8)
Malzeme
Bizans mühürleri sadece kurşundan ibaret değildi. Altın, gümüş ve balmumundan yapılmış mühür örnekleri de mevcuttur. Balmumundan yapılan mühürler şüphesiz çullanılmaları dolayısıyla, bozulan malzemeden yapıldıkları için günümüze ulaşamamıştır (Bulgurlu, 2007, s. 15). 1200’lü yıllarda Anadolu’da görülen Türk akınları ile İmparatorluk topraklarının büyük oranda kaybedilmesi kurşun mühür örneklerinin azalmasına neden olmuştur (Tekocak, 2010, s. 114). İmparatorların vakıfları ile ilgili fermanlarında altın mühürlerin kullanıldıkları bilinmektedir. Bu mühürlere ve bunlarla mühürlenmiş fermanlara “Khrysoboullon” denirdi. Khrysoboullon’ların ağırlıkları, fermanın konusuyla, mektubu alacak kişinin önemine göre ayarlanıyordu. Örneğin: Papa ve yabancı krallar için 2 altın sikke ağırlığında( 9gr.) İskenderiye, Antakya ve Kudüs patrikleri için 3 altın sikke ağırlığında, Abbasi halifeleri ve Mısır sultanları için 4 altın sikke ağırlığında mühürler kullanılırdı (Oikonomides, 1985, s. 6).
Üretim
Kurşun mühür kullanımı için her şeyden önce boş pulların hazırlanması gerekmektedir, iki parçadan oluşan taş kalıplar içine yapılan yuvalara, eritilen kurşun dökülmektedir. Ortasından bir kanalın geçirildiği bu iki parça üst üste getirilip, kanal yerinden bir ip veya tel geçirilirdi, İp ya da tel çıkarılınca kanal yeri boş kalırdı. Günümüze ulaşmış birkaç adet taş kalıp bulunmaktadır. Bunlardan biri Korinthos kazılarında, iki tanesi Preslav kazılarında bulunmuştur. Ayrıca İstanbul Arkeoloji Müzesi bünyesinde de bir adet taş kalıp bulunmaktadır (Bulgurlu,2007, syf,17).
Bizans döneminde mühür kullanan herkesin kendine ait “boulloterion” denilen bir aleti vardı. Bunlar demirden, penseye benzeyen aletlerdir, her iki birer silindirik bölüm vardır. Kapandığında birbirine değen bu silindirik bölümlerin iç yüzeylerinde negatif olarak kazınmış yazı veya figürler matrisler oluşturur ve bu da mührün baskısını tamamlardı. Her mühre özel yapılan boulloterionlar, demirden yapılmalarından dolayı oksitlenme ve sahiplerinin ölümü sonrası bilerek kırılmasından dolayı oldukça nadirdirler (Oikonomides, 1985, s.,4).
Kullanım Alanları
Mührün iki işlevi vardır, biri özel mektupların gizliliğini korumak, diğeri ise mühürlü evrakın geçerli ve hakiki olduğunu ispat etmektir. İmparatorlar, resmi ve kıdemli kişilerle olan yazışmaları ve fermanlarında altın mühür, imparator ailesine mensup yöneticiler ise gümüş mühür kullanırdı. Ancak akraba ve arkadaşlarıyla olan özel yazışmalarında kurşun mühür kullanırdı ve günümüze en çok bu tip imparator mührü ulaşmıştır (Bulgurlu, 1998, s. 215). Kullanımı; Gizlilik gerektiren mühürlerde mektup birkaç kere katlanır, iki ucuna kordon bağlanır ve daha sonra ipin iki ucu kurşun mührün kanalından geçirilerek ve kanalın içine balmumu dökülerek sabitleştirilirdi. Böylece mührü koparmadan açmak mümkün olamazdı (Bulgurlu, 2007, s. 18).
Boyutları Ve Biçim
Bizans kurşun mühürlerinin çapları 10 mm – 80 mm arasında değişmektedir; ancak çoğu zaman 20 – 35 mm arasındadır. Boyutlarının önem derecesine ilişkin bir bilgi yoktur. Çünkü memur ve imparator mühürleri neredeyse aynı büyüklüktedir. Ancak patriklere gönderilen mühürler 50 – 70 mm çapı arasındadır. Yuvarlak olmakla birlikte üzerinde genellikle önyüzleri figürlü arka yüzleri ise yazılıdır. Tasvirler genellikle dini figürler içerir, sadece ikonoklast dönemde figür yerine haç kullanıldığı görülmektedir (Bulgurlu, 2007, s. 19).