Küçük yatağın altında büyük bir kutu olmalıydı. Nerede bu? Önce korktum. Sonra sakinleşmeye çalıştım. Bir işadamı korkmazdı çünkü. Elimi yüzümü yıkamadan mutfağa gittim.
- Anne, dün elimde gördüğün kutuyu sen mi aldın?
- Evet, Onur. Çöpe attım.
- İçindekileri de mi?
- Onları odanda ki çekmecene koydum.
Annem bilmeden de olsa kurtarmıştı oğlunun şirketini. Hemen çekmeceden şirketimin ürünlerini alıp cebimdeki paranın da büyük bir kısmını bıraktım. Dün malzemelerimi aldığım dükkâna tekrar gittim. Artık burası benim toptancım olmuştu. Dün sattığım tesbih ve takkelerden alıp parasını ödedim. Bu sefer pek pazarlık yapmadım. Nasıl olsa artık param çoktu. Caminin bahçesinde bulunan Kur’an kursuna geldim. Dün çok iyi bir başlangıç yaptığım ticaretimi daha da büyüttüğümü göstermek için tezgâhımı kutudan değil tahtadan yaptım. Üstüne de örtü serdikten sonra tesbih ve takkeleri dizmeye başladım. Ellerinde tesbih sallayan iki kişiyi fark ettim bu sırada. Pek önemsemedim. Bana doğru yaklaştılar.
- Burada ne yapıyorsun ufaklık?
- Tespih, takke filan satıyorum.
Rengârenk taşlara sahip olan bir tesbihi eline alıp incelemeye başladı. Sanırım yaşı 15 filandı. Sert yapamazdım zaten. İkisi birlikte döverdi beni. Hem yanımda mallarım vardı. Sakin olmalıydım. Kaşlarını çatarak tekrar konuşmaya başladı.
- Bu tespihlerin hepsini alıyorum.
- Tanesi 3 TL.
- Sana verecek paramız yok ufaklık. Tezgâhı bırakıp kaybol.
Anlaşılan malıma çökeceklerdi. Buna izin veremezdim. Bu mallar benimdi. “Ya parasını verip alın ya da buradan gidin” diyecektim ki lafım bitmeden bir karaltı hissettim. İlk yumruğumu bir sokak çetesinden yemiştim anlaşılan. Hiç direnmenin anlamı yoktu. Tezgâhı bırakıp koşmaya başladım. Nefes nefese eve geldim. Canımı kurtarmıştım ama artık bir şirketim yoktu. Büyük emekler vererek kurduğum işimi elimden alanlara karşı bir şeyler yapmalıydım. Aklıma türlü türlü intikam planları geliyordu. Zili çaldım. Annem kapıyı açıp şişmiş gözümü görünce bir feryat kopardı. Hemen içeri koşup buz getirdi. Sanırım intikam planından önce annemi sakinleştirmem lazımdı. Bir de bir yalan bulmam gerekiyordu tabi. Sokak çeteleriyle kavga ettim diyemezdim. Bir bahane ile odama çekildim. Babam gelmeden uyumalıydım. Yoksa türlü türlü sorular sorar. Yine fırçasını çekerdi. Yatağıma uzandım. Gözlerimi kapattım. Aksilik bu ya, uykumda gelmiyordu işte. İntikam planları düşünmeye devam ediyordum. Ya yine gelirlerse başıma. Yine mi dayak yiyeceğiz? Bir şeyler yapmalıydım.
Kararımı vermiştim ama. Bende ekibimi toplayıp çete reisi olacaktım. Zaten mahallede epey arkadaşım vardı. Onlara gününü göstermenin zamanı yaklaşıyordu.
Bir Çocuğun Gözünden Hayat – 1
Bir Çocuğun Gözünden Hayat – 3
Bir Çocuğun Gözünden Hayat – 4
Bir Çocuğun Gözünden Hayat – 5
Bir Çocuğun Gözünden Hayat – 6