Selimiye Camii, Edirne’de bulunan, Osmanlı padişahı II. Selim’in Mimar Sinan’a yaptırdığı camidir. Sinan’ın 90 (bazı kitaplarda 80 olarak geçer) yaşında yaptığı ve “ustalık eserim” dediği 1568’de yapımına başladığı Selimiye Camii gerek Mimar Sinan’ın gerek Osmanlı mimarisinin en önemli yapıtlarından biridir.
28 Haziran 2011 Salı Günü, Paris’te yapılan UNESCO Dünya Mirası Komitesi toplantısında Edirne Selimiye Cami ve Külliyesi’nin Dünya Mirası Listesi’ne adaylığını değerlendirmiş ve komite oybirliğiyle Selimiye Camii ve Külliyesi’nin Dünya Mirası Listesi’ne girmesine karar vermiştir.
Mimar Sinan Selimiye Camisinin kubbesini yaparken 32 m. çapındaki, 43 m. yüksekliğindeki kubbeyi destekleyen sekiz sütundan faydalanmıştır. Selimiye Camisinde, Ayasofya Camisinin(kilisesinin) aksine karanlık olan veya gizli yerler kalmamış, orada her yeri her şeyi aydınlatmak için kubbenin altında duvarlara ve tambur üzerinde çok sayıda pencereler karşılıklı olarak konulmuş böylece ışıklar altında kalan kişi ibadet ederken kendini bir evren tarafından sarılmış gibi hissetmesi sağlanmıştır. Dolayısıyla bu ışık altında Tanrı’nın gözünde ona yakaran herkes adeta eşit olmuştur.
Tabii iç mekandaki sekiz sütun ortamı adeta homojen yapmış uyumlu hale getirmiştir.
Ayasofya Camisi -kilise- ile Mimar Sinan’ın Selimiye camisinin planları ve kesitleri arasında benzerlikler vardır. Ayasofya kilisesinin akustiği diğer kiliselerden farklıdır; daha uzundur.
Mimar Sinan diğer camilerden farklı olarak Selimiye camisini inşa ettirirken akustik için su testileri kullanmıştır. Bu da sesin diğer yapılara göre daha uzun süreli ve doğru bir akustiğe sahip olmasını sağlamıştır.
Mimar Sinan’ın yaratıcı faaliyeti müzik alanındaki Bach’ın yaratıcı faaliyeti gibidir. Bach, “Fügüe Sanatı” (Art of Fugue) ile evrendeki kozmik düzeni notalarıyla sağlamış gibidir.
Bu anlamda Osmanlı İmparatorluğu Mimar Sinan’ın Edirne’deki “Selimiye Camii”si ile mimarlıkta İslamiyet’teki “Tanrı Her Yerdedir” inancını adeta göstermiştir.