Bir insanın kıymeti, himmeti nisbetindedir.
Hedefi neyse onun ölçüsünde hareket eder çünkü. Himmeti dünya ve ahiret buudlu olan insan, kainata meydan okuyabilir. Dilerse zincir vursunlar fark etmez. Zincirler onu asla tutamaz.
Bir şey olacaksa olur. Allah dilerse o şeye, “Ol!” der ve o şey oluverir.
Kün feyekün. Allah dilemedikçe size bir zarar gelmez. Çünkü bir yaprak bile Allah’tan habersiz düşmez.
Allah dilemedikten sonra, ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, bir sonuç elde edilmez.
Allah’ın gücüne kim meydan okuyabilir?
O, dilediyse bir hükümeti vardır deyip, dua etmeli. Bu eğer bir hatamdan dolayıysa, tövbe ediyorum, affet.” diye dua “Eğer imtihansa sabır nasip eyle.” diye dua etmeli. Allah yardım eder.
Hz. İbrahim gibi ateşe atılmalı. Korkmamalı. O ateş, zulümden kaçmak için bahane olmamalı. Sabretmeli. O ateş, yakmaz olur ve seni yakmaz olur.
Bir kuş sana küçücük gagasıyla su taşır belki. Yalnız hissetmezsin kendini. Kimse olmasa da, Allah var. O, görüyor ve biliyor.
O halde, neden bu keder ve endişe?
Allah’a havale et ve kurtul şu karanlıklardan. O zindanlar, medrese-yi Yusufiye olur belki. Sana on bir yıldız ve ayın secde etmesine veile olur belki.
Belki demeye ne gerek var?
Allah dilediyse olur.
O yüzden, ateşe atılmaktan korkma.
Allah’tan yardım talep et ve bekle.
Her şey üstüne gelip de seni sıkmaya ve daraltmaya başladığı an, üzülme. O senin kaderinin değişeceği andır.
Allah’a havale et ve bekle.
Görelim Mevla neyler? Neylerse güzel eyler.