Gözlerinden yaşlar boşandı.
Ağlıyordu.
Kalbi kırıktı.
Dünya etrafında dönse fark etmezdi.
Ağlıyordu.
Gözleri kapalıydı.
Yaşlar düşüyordu gözlerinden.
Bir fısıltı gibiydi ses kulaklarında.
Duymuyordu.
Hiçbir şey duymuyordu.
Gözlerini açtı.
Gözleri kızarmıştı.
Sevgilisinden ayrılmanın verdiği hüznü taşıyordu içinde.
Onu bırakmıştı.
Bir hayalin peşindeydi zaten.
Bir hayal…
Ona yazdığı mektuplar yerine ulaşıyor muydu bilinmez, sadece yazıyordu.
O sevgilisiydi, sevgilisi de oydu.
Aşık maşuktan nasıl ayrılır?
Ayrılsa bile gönlü o olur, o gönlü olur.
Bir fısıltı gibiydi sesler…
Bir fısıltı…
Duygusuzluğun bedelini özlemişti ikisi de.
Aşktın tadamadığı duyguları barındırmıştı içinde.
Bir öfke vardı ya içinde, tüm bedenini kaplamıştı.
Onu sevmeyen bir adama aşıktı.
Adı desem neydi?
Duygusuz sevimsiz.
Aşk. Bir
Tat. duygu
Tok. sevgi.
Açtı sevgilere….
Bir masal
Bir tutku
Bir hayat
Bir masal
Aşk
Yal-
-nız-
-lık-
-tı belki de öyleydi.
Aşk
Neydi Neydi
Oydu Oydu
Bir masaldı yaşadıkları
Aşk Aşk
Love Amor Amor
Pyaar
İshq
Aşk
Neydi Neydi
Oydu Oydu
Bir masaldı yaşadıkları
Aşk Aşk
Aşk kendisiydi aslında.
Bir ayna tutmuştu kendine.
Onda kendini bulmuştu.
Kendinde onu.
İlk tanışmalarını hatırladı.
Acilde ona bakmıştı.
Bir doktordu.
Öyle hastaydı ki!
O doktor ona güzelce bakmıştı.
Sonra her şey kayboldu.
Onu kaybetti.
Her şey bir anda silinmişti.
Silik bir defterdi onunkisi.
Onu özledi, onu duydu içinde.
Onu aradı.
YOK’tu.
Aşk belki de çöpçülerin temizlediği bir şeydi.
Onu temizlemişler de, kaybolmuştu.
Onu hatırladı, gözleri doldu.