Asırlık Çınar Ermeni Soykırımı

Ermeni Soykırımı İddiaları ya da diğer bilinen adı 1915 olaylarının üzerinden tam 101 yıl geçti. Bir asrı devirmiş, kökleri büyük acılar ve kanla sulanmış koca bir çınar artık o…

“Asırlık Çınar” benzetmesi yapmamın asıl sebebi de bu aslında. Koca bir asır içinde adeta bir “Çınar Ağacı” gibi büyüdü ve büyümeye de devam ediyor.  Bir çınar gibi sürekli dallanıp budaklanıyor. Her dal sizi farklı bir yere götürüyor. Her dal büyüdükçe gövdeden, köklerden yani sorunun temelinden uzaklaşıyor. Bu da tam bir asırdır hasretle beklediğimiz çözümü, barışı giderek zorlaştırıyor.

Ermeni Sorununda işler gün geçtikçe daha da kötüye gidiyor. Kabuk bağlayan yaralar kaşınmaya, unutulmaya yüz tutmuş acılar tekrar hatırlatılmaya devam ediyor. Geçmişte ve bugünde hala çok kıymetli olan bu topraklarda büyük trajedilerin yaşandığı şüphesiz. Fakat yaşananlar detaylı bir araştırma yapılmadan, tarihsel süreç bir kenara bırakılıp gerçek gün yüzüne çıkarılmadan, konu birtakım çıkar gruplarının da gayretiyle siyasallaştırılmaya çalışılıyor. Aslında taraflar çoktan oluşmuş. Herkes safını belli etmiş durumda. Ne söylendiğinin ve nasıl söylendiğinin hiçbir önemi yok. Kimin söylediğinin önemi var. Ermeni tezini savunan diaspora ve oluşturduğu güçlü kamuoyu ve karşısında Türk tezini savunamayan ve sadece “inkar etme” anlayışıyla hareket eden Türk Dışişleri var. Hala ortak komisyon kurulmasının Ermeni soykırımı iddialarında çözüm olacağına inanıyor.

Ermeni lobileri ve Ermeni Diasporası konuyu siyasal zemine çekebilmek için ABD ve Fransa başta olmak üzere birçok ülkenin parlamentosuna taşımaktadır.
Ermeni lobileri ve Ermeni Diasporası konuyu siyasal zemine çekebilmek için ABD ve Fransa başta olmak üzere birçok ülkenin parlamentosuna taşımaktadır.

Büyük Gün 24 Nisan

Her yıl mart ayında faaliyetlerine başlayan Ermeni lobileri ve Ermeni Diasporası konuyu siyasal zemine çekebilmek için ABD ve Fransa başta olmak üzere birçok ülkenin parlamentosunda Ermeni Soykırımı iddialarının hem gündeme gelmesi hem de 1915 yılında yaşananların soykırım olarak kabul edilmesi için baskı oluşturmaya çalışmaktadır. Pek çok ülkede ve ABD’nin birçok eyalet meclisinde Ermeni İddiaları zaten soykırım olarak tanınmıştır. Amaç bunu daha da ileri götürmek ve Ermeni Soykırımı’nı inkar etmeyi suç sayan yeni yeni yasal düzenlemeleri kabul ettirmektir. Ermeni Sorunu’nun çözüm yeri parlamentolar değildir. Bu sorunu çözecek olan da siyasetçiler değildir.

Züğürt Tesellisi

Her sene 24 Nisan’da ABD Başkanı Barack Obama’nın yaptığı konuşmada Soykırım ifadesini kullanacak mı kullanmayacak mı? diye ağzından çıkacak sözlere bakıyoruz. Obama ise ne şiş yansın ne de kebap hesabı her iki tarafı da kaybetmemek adına “Büyük Felaket“ tabirini kullanıyor. Ermeni diasporası üzülürken Türk Dışişleri ve Türk Basını sevinç çığlıkları atıyor. Ertesi gün manşetlerde “Obama Yine Soykırım Demedi” benzeri ifadelere yer veriliyor. Bu ancak züğürt tesellisidir. Başka hiçbir izahı da yoktur. Ermeni diasporası ve Ermeni Lobilerinin Dünya üzerinde başarıya ulaştıkları gerçeğini kabul etmeli ve günümüzde artık tamamen siyasallaşan bu konu karşısında “Ortak Tarih Komisyonu Kuralım” “Masaya Oturalım” benzeri önerilerden vazgeçerek daha gerçekçi yöntemlere dönmeliyiz.

Her sene 24 Nisan’da ABD Başkanı Barack Obama’nın yaptığı konuşmada Soykırım ifadesini kullanacak mı kullanmayacak mı? diye ağzından çıkacak sözlere bakıyoruz.
Her sene 24 Nisan’da ABD Başkanı Barack Obama’nın yaptığı konuşmada Soykırım ifadesini kullanacak mı kullanmayacak mı? diye ağzından çıkacak sözlere bakıyoruz.

Ve her iki tarafta yaşanan o korkunç acıları hiçbir zaman unutmadan düşmanca tavırları, siyasal hesapları bir kenara bırakıp geçmişte dost olan “Milleti Sadıkamız” Ermenilerle kucaklaşmalıyız.

Ermenilerin de lobilerin ve Batı’daki siyasetçilerin çıkarları uğruna sürekli istismar edildiklerinin farkına varmaları ve bir zamanlar birlikte yaşadıkları Anadolu topraklarında, kendilerine hiçbir devletin, halkın sahip çıkmadığı kadar sahip çıkan Türk halkını bağrına basması gerekir.

Barış Temennisiyle…

PAYLAŞ
Önceki İçerikBir Kuple Kubbe
Sonraki İçerikMatthew Bellamy – Muse
Mustafa Vatansever
Editör, Kurumsal İletişim ve Pazarlama Uzmanı, İnsan Kaynakları alanında iş hayatını sürdürmektedir. Sanat Duvarı’nda farklı ilgi alanları doğrultusunda bilgi ve araştırmalarını paylaşan Mustafa Vatansever, 1990 yılında İstanbul’da doğdu. Yugoslavya göçmeni bir ailenin ilk çocuğu olan Mustafa Vatansever Lise öğrenimini dışarıdan tamamlamak zorunda kaldı. Bu yüzden tam anlamıyla öğrenci olmayı başaramayan Vatansever, 2015 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden birincilikle olmasa da mezun olmayı başardı. Geleneklere bağlı ama özgür, geçmişi unutmaz ama geleceğe bakar, bilgiye sadık ama araştırmacı, analiz yapmayı seven bir okur, yazar, izler ve en önemlisi dinleyici; olan Mustafa Vatansever Otohaber Dergisiyle başladığı meslek hayatına Sektör değiştirerek Eleman.net ile devam etti. Ardından bir dal da Televizyondan alayım diyerek A haber’de çalıştı. Bunlar dışında çeşitli sitelerin yazı işlerinde görev alarak metin yazılarını yazdı. Tiyatroyu çok seven hem izleyen hem de sahneye çıkıp çeşitli rollerde yer alan jön olmaya aday bu arkadaşımız keşfedilmeyi bekliyor. Hiss-i kable'l vuku’su yüksek ve nevi şahsına münhasır bir adam olan Mustafa Vatansever Sanat Duvarı’nda o çok istediği yazarlık hayatına devam ediyor.