Amy’nin diğer kadınlarına gelecek olursak; Lorelai’nin kızı Rory karakteri ise komedinin içinde yer yer trajediye daha yakın olan konumda. Utangaç, kitap kurdu ve daha beş yaşında gazeteci olmak istediğine karar verebilecek kadar ayakları yere basan Rory’i özel kılan, dönemin gençlik dizilerinde türlü çılgınlıklar peşinde koşan ergen tiplemelerinden tamamen farklı olmasına karşın oldukça sevilen ve imrenilen bir karakter olarak öne çıkmasıdır. Sürekli olarak; büyükannesiyle annesi, babasıyla annesi arasında kalan Rory yetişkinlerin çocukluklarıyla ve karmaşık dünyasıyla baş etme sorumluluğunu kendi başına üstlenmesi gerektiğini hisseder ve kontrolden çıkmasına izin verilemeyecek kişi olarak kendisini seçer. Sonuç olarak tüm yönleriyle Rory alışılmış ergen tiplemelerinden farklıdır.
Lorelai ile kendilerine has aktiviteleri sessiz Alman sinemasından, Astrid Lindgren’in Pippi serisine uzanan ve izlerken durmadan konuştukları geniş bir yelpazeden oluşan film zevkleri ve yeni albümleri çıktığında markete koşturdukları alternatif müzik düşkünlükleri yalnızca ilişkilerine değil hayatlarındaki farklılıklara ve aile içi gerilimlere de bir kimlik kazandırmalarına yardımcı olur. Sanat ve edebiyat her zaman yaşamın içinde yeniden ve yeni yaşam formları bulmanın bir yolu olmuştur zaten ve bu yaklaşımı sayesinde Amy karakterlerini ilginç kılmak için onları süper kahramana dönüştürmeye ya da sıradışı olaylara ihtiyaç duymuyor.
Giderek ilginçleşen kadın karakterlerden biri de Rory’nin en yakın arkadaşı olan Asya’lı tutucu bir ailenin kızı Lane’dir. Rock’n Roll tutkunu Lane ile son derece dindar annesi Bayan Kim arasındaki ilişki, Rory’nin anne-kız ilişkisinin tam tersidir. Odasında bir klasik Rock tarihi koleksiyonu bulunduran ve akşamları gizlice Carole King’e rastladığımız müzik dükkanında bateri çalmaya başlayan Lane nihayet kendi müzik grubunu kurup bir gitarist ile evlenmeye karar verdiğinde annesinin bu sürece uyum sağlama çabasını izlemek keyiflidir. Lane; Lorelai ve Midge’den farklı olarak, kendi kimliğini yaşamakla annesinin beklentilerini karşılamak arasındaki çelişkiyi idare etmeyi içselleştirmiş adeta bir yaşam tarzı haline getirmiştir. Bu arada her Lane ve Rory diyaloglarında kalem kağıdı hazır tutup yeni bir rock grubu keşfetmeye hazır olmak isteyebilirsiniz tabi kelimelerinin hızına yetişebilirseniz
Büyükanne Emily, Midge’in annesi Abe ve Lane’in annesi Bayan Kim yetiştirilme biçimlerine göre topluma uyum sağlamaya çalışan ve fakat kendi evlatlarınca bir şekilde değişime zorlanan kadınlardır. Gerçekten de bir noktadan sonra kendi evlatlarını bile şaşırtacak derecede dönüşüm geçirdiklerini de görürüz ki olay örgüsüyle ön plana çıkmayan bu dizilerde büyük dram anları bu seçkin ve dominant kadınlarca belirlenir.
GG’de kasabanın tek ve kadın araba tamircisi olan diğer bir ilginç kadın karakter Gypsy ise hiç de öyle göze sokulmaz, kimse için tuhaf ya da nadir bir durum olarak ima edilmez ve doğal bir biçimde diğer karakterlerin arasında gezinir, kasaba toplantılarına katılır ve kendine has tepkilerini ortaya koyar. Amy; yine göze batanı sıradanlaştırıp, sıradan olanı trajikleştirme becerisini böylesi bir karakterle çaktırmadan keskinleştirmiş olur.
Bir dans öğretmeni olan Miss Patty ise, hayata bağlı ve son derece hevesli bir kadın olarak ileri yaşlara meydan okuyan kasabanın uçarı duayeni. Kendisi de dansçılıktan gelen Amy’nin belki de kendinden en çok bir şeyler kattığı karakterlerden biri olan Miss Patty, diziyi en çekici kılan şeylerden biri olan kasabanın eğlence ve dans aktivitelerinden sorumludur. The Marvelious Mrs Maisel’da 50’li yıllara has dans gecesi etkinliklerine rastladığımız gibi; Gilmore Girls Revival bölümlerinde de ilk defa bu denli uzunca yer verilmiş müzikal gösterileri izlemiştik.
Lorelai’nin kahve sağlayıcısı ve ruh eşi Luke karakteri ile Midge’in kocasından ayrıldığı gece komedi yeteneğini keşfetmesini sağlayan Susie karakteri arasında da müthiş benzerlikler mevcuttur. İkisi de her daim aklı selim kalabilen ve neredeyse hiç mantık dışı davranmamalarıyla öne çıkan her iki karakterin de kendine has şapkaları ve homurdanma biçimleri mevcut. Bununla beraber Luke Lorelai ilişkisi arkadaşlıktan aşk ilişkisine geçerken zıtlıklarıyla ön plana çıkan naif komedyen Midge ve sert menejeri Susie ikilisi kadın dayanışmasına ve farklılıkların buluşmasına vurgu yapar.
Kasabanın sarışın anneleri tarafından dışlanan Lorelai’nin en yakın arkadaşı aşçı Sookie ile aralarındaki dostluk bağı ise kadın dayanışmasının ötesindedir. Her ikisinin de sürekli tekrar eden hatalarına karşın birbirlerini kollamaktan bıkmayan bu iki yakın arkadaşın arasındaki gerilimli ve bir o kadar destekleyici ilişki gerçek dostluk bağları konusunda hayali varsayımlardan ve gerekliliklerden uzak bir perspektif sunar.
Part II Sonu.